43. Sohbet

Seçimler öncesi - Seçimler sonrası

SEÇİMLER ÖNCESİNDEN İTİBAREN NE GÖRDÜK

Akıllı insanlar biliyordu bazı sırları. Şimdi aşırı miyopların bile görebileceği hale geldi. Yine de görmeyen varsa, görme engelli değil, zihinsel engellidir!

1) Ülkeler açıktan birbirlerinin içişlerine karışmaktalar. Bu ABD’nin Türkıiye’deki AKP projesi gibi emperyalist ülkelerle bağımlı görece daha az gelişkinler arasındaki ilişkiyi aştı. Emperyalist dünyada müttefikler arasında da “lekesiz egemenlik“ çoktan bitmişti. Bence 2. Dünya Savaşı’nın hemen ardından başlamış, NATO ile birlikte- yerleşik düzene dönüşmüştü. (Dikkat sadece NATO üyelerini de kastetmiyorum. Onun oluşturduğu güç dalgalarının değdiği her yeri, kapitalizmin geçerli olduğu bütün coğrafyaları kastediyorum.)

2) Seçimler öncesi medyanın manipülasyonları artık ayyuka çıktı. Hele yığın psikolojisini etkilemekte başarıyla kullanılan kamu yoklamaları… Türkiye’den bilmiyor muyuz? Şimdi bu kamu yoklaması denen dolandırıcılık bir yanda güçlü olanı daha da güçlendirmeye yarıyor. Daha önemlisi de sola sempati duyan bir kısmı gerçekten saf, diğeri yıllardır akıllanmamakta ayak direyen bir salaklar takımı var. Bunların “aman oyum boşa gitmesin“ kaygusunu yönlendiriyorlar. Bir kez daha tüm açıklığıyla gördük: Düzenin sahipleri kendileri açısından Sol Parti’yi daha güvenilir buldular. Medya da ona göre ayar verdi: Son birkaç günde Sara Wagenknecht’i %3‘lere kadar indirip, Sol’u %5‘in biraz üstüne çıkardılar. Yani biri kesin baraj altında kalacak, diğeri ise belki geçebilecek, ama altında da kalabilir. O bahsettiğim seçmen de “aman ha..“ deyip, Sol Parti’ye yöneldi.

3) Kalbur saman iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Batı’da seçimlerde hile olmaz inancı da masal oldu.

a) Ülke dışındaki yurttaşlar belgeler ulaşmadığı için seçimlere katılamadı. Katagonya’dakileri kastetmiyoruz. Belçika, Hollanda, İngiltere gibi AB ülkeleri de bunun içinde. Böyle işler Türkiye’de adi vak’a dır, ama Almanya gibi bir ülkede?

b) Asıl bir başka şeytanlık var: Sayımda tam bir aymazlık mı, yoksa planlanmış bir manipülasyon muydu? Bazı sandıklarda Wagenknecht İttifakının oylarını Seçmen İttifakı denen pek küçük bir partiye saymışlaor. Sözde Wagenknecht ittifakının adının baş harfleriyle (BSW) ile diğerinin kısaltması olan BW karıştırılmış. Bu pırtık parti %7 küsür almış görünüyor, BSW de 0 oy! Kusura bakma ama… 13 bin oy eksikmiş. Şimdi ilk aşamada hemen saptananlar bile eksik oyların yarısını buluyormuş. Başka sandıklar da var sırada.

SEÇİMLER SONRASINDAN İTİBAREN NE GÖRECEĞİZ?

Haydİ biraz müneccimlik yapalım

4) Yakın gelecek neyi gösteriyor? “Ben demiştim“ demek ayıp Onun için sorayım: “Ben dememiş miydim?“ Büyük koalisyona gitmeye çabalayacaklar. Hristiyan birlik partileri ve onların son 100 yıldır doğal müttefiki Sosyal Demokratlar. Muhalefette de iktidar için çok uygun, rahatlatıcı bir durum var: Asla anlaşamayacak ve sürekli birbirini zayıflatacak iki taraf mevcut: Bir yanda AfD, diğer tarafta Sol Parti. Yeşiller’e gelince, onların da aslen Ukrayna’da savaş yanlısı Merz’in müttefiki olduğunu geçen hükümet döneminden biliyoruz. Fakat ittifaskları sadece savaşta değil, neoliberal kumarhane taraftarlığında da… Birçok kalemde Hristiyanlara destek verecekler. Keza AfD de öyle. Sığınmacılar konusunda öyle yapmadılar mı? Yeri gelmişken AfD için de bir şey söylemek isterim: Şimdi çokları faşist Parti diyor ya. Ben bu konuda daha dikkatli olunması yanlısıyım. Kesin bir durum var ortada: Birçok faşist, faşizme teşne unsur dolu içinde. Ama bu tür unsurlar Hristiyanlarda da bolca var. Özgür seçmenler denenlerde keza. Güney Silezya Azınlıklar partisinde keza. Hatta SPD’de olduğunu görmedik mi? Kimi demagojik söylemleri andırıyor olsa da… Bak “andırıyor“ diyoruz, “çağrıştırıyor“ diyoruz. Hepsi bu kadar. Programını da irdeleyerek hiç kimse “bunlar faşisttir“ diyemez. Peki, Hristiyan Birlikçiler neden feryatta sence? “Biz bunlarla yanyana gelmeyiz“ falan… Bundan ne anlayacağız? Böylece kendilerinin sağında bir parti gösterip, kutsal demokrasimizde merkez parti durumuna oturuyorlar. Hepsi bu.

5) (Tekrar Almanya’dan dışarı çıkalım.) ABD şimdilik kaydıyla bir tartışmayı sonlandırdı. “Hepinizin ağabeyi benim!“ dedi, Rajonu kesti. Ukrayna’nın madenlerine de elkoydu. İşi bitirdi. Şimdi AB’dekiler de bir taraflarına şap sürülmüş gibi çırpınarak ne kurtarabileceklerine bakıyorlar. Trump 500 milyardan bahsetti ama Almanya başta olmak üzere AB’dekiler de birşeyler verdiler. Tabii Pek kutsadıkları tanrıları aşkına değil. Beklentileri olduğu için. Bak Merz “Ukrayna savaşı kazanmak zorunda“ diyor. Bu hele Almanya için çok daha büyük önem taşıyor. Doğu Avrupa’ya, Balkanlar’a “arka bahçe“ olarak baktığını her fırsatta söylüyorum. Polonya, Aşağı Silezya ise arka bahçe değildir, arka avludur! Bu nedenle Ukrayna önemli.

043-CumaKıvılcımları